sabaha karşı aşk

içimde bir yan; haykırma yutağında,
şarkılarının yükseklerden duyulduğu,
karanlıkta oturduğumuz sabah arkası.
içimde bir yan; yaşlanmış duvarından
gök yağmur topluyor, mumları söndürmeye.
sen doğduğum gün gibisin.
şehir bir anda çirkin oluyor, kovuyor
düşlerini pis sokak ve caddelerinden.
içim betonu kırıyor, sarmaşıkları; omuzlarımdan
saçlarına dolanıyor, yıkıyor binaları bitene kadar.
seni seviyorum karanlıkta sabah arkası,
omzumda uyuyor yorgun saçların.

ben haykırmışım cennete,
duvarım yağmurda yığılmış,
bir odamız kalmış şehirden geriye.

içimde bir yan; sevişmiş
seninle böyle.

Buğra Kavukçuoğlu                                                                         Kırmızı Sokak-2011

Yayım tarihi
şiir olarak sınıflandırılmış

yol yalnız yürünmez

gece biter,
gündüz biter,
gece başlar,
gündüz başlar,
yol yalnız yürünmez.

arkamda sesler beni tamamlar;
yarım yamalak konuşmalarımı.
yarına karşı yaptığım onca;
tembel kalmış hayallerimi.

zaman hiç dinlenmez,
ben hep yorulurum.
tutunacak nesne değil;
birkaç adam olmalı ve bir kadın.
yol yalnız yürünmez.

yazdığın her an geçmiş olur;
gelecekten bahsetsen bile.
yazı biter,
nokta başlar.
savaş bitmeden barış gibi.
cephede yalnız asker ölür
hayal tek başına kurulmaz.

güneş yakar,
ay aydınlatmaz,
yol yalnız yürünmez.

Buğra Kavukçuoğlu                                                                       Ortaköy-2011

Yayım tarihi
Defter olarak sınıflandırılmış

o deniz

okyanusu, gölü; herhangi maviyi
benzetebilirsin yüzdüğün en güzel denize.
ama

rüzgar okşar senin en mavini,
savrulursun gözleri önünde evinin.
geçmişi, geçeceği; tekneyi, limanı
itersin yaşının tersiyle.
durgunluğa esmez hava,
açığa karanlık sürükler.
rüzgar okşar senin en yeşilini,
boğulursun dizleri önünde sokağın.
yalanı, aşkı; tekneyi, limanı
özlersin avucunun içinde.
yerinde durmaz o deniz,
dibe yanını çeker.
rüzgar okşar senin en beyazını,
ölürsün şefkati önünde annenin.
gerçeği, hayali; tekneyi, limanı
suçlarsın yalnızlığın birinde.
yanına gelmez o,
umudu yaşlandırır.

benzeyebilir olmayan her şeye,
yazıdır baştan sona o deniz.

Buğra Kavukçuoğlu                                                                       Ortaköy-2011

Yayım tarihi
Defter olarak sınıflandırılmış

o liman

kısa kalan hayat durgunluğunda
dalgakıran telaşsız çürüyor
uzanıyor kolları artık boş denize.
durgun soğuk; göğsünü üşütüyor.
eski sıcak o liman.

ufukta eline değemeyenler
geçip gidiyorlar habersiz.
açıkta bir tekneyi bekliyor
boşlukları rüzgardan yoksun
eski sıcak o liman.

çakıl her yanı; yıllara ufalanmış
sonsuz sessizlik, gücünü yitirten.
çorak, terkedilmiş, terketmiş;
ellerinde güneş doğup batardı.
eski sıcak o liman.

belki zaman getirir,
belki rüzgar getirir,
belki kendiliğinden gelir.
zaman umudu;
umut zamanı yaşatır.
mecbur bekler o liman.

aynı yıldıza bakarken;
tekne ve liman.
rüzgar uyur, deniz uyur.

Buğra Kavukçuoğlu                                                                            Gökçeada-2011

Yayım tarihi
Defter olarak sınıflandırılmış

o tekne

mavi yorgunu o tekne,
yıllarca uzak kıyıya.

ilk yazı kış kusuyorsun.

ağaca bakıyorsun, sonbahar geliyor;
yeşil: sarı oluyor, semt: köy oluyor.
inadından aşka, inadından yüze;
bir kere bile ölmüyorsun.
ilk denizi çöl kusuyorsun.
aynaya bakıyorsun, düş kuruyor;
gül: çamur oluyor, yosun: siyah oluyor
korkundan tene, korkundan dibe;
bir kere bile yüzmüyorsun.
kara yorgunu o tekne
yıllarca uzak kıyıya
bir an öpüyor koynunu
yalnız bir limanın.
paramparça o tekne
gözlerini yarına kusacak
denizi çöle kusacak.
dün aşk oluyor, aşk yarın oluyor
o tekne hiç yanaşmıyor.
Buğra Kavukçuoğlu                                                                 Gökçeada-2011
Yayım tarihi
şiir olarak sınıflandırılmış

az,öz ve çok

hayalini hiç kuramadım,
gerçeğin göğünde kalırken.
bu denli hiç öpüşmedim;
hatta bütün kadınlarımla.
umudu aklımızdan geçirmeden,
damlamıştık boyunlarımızdan.
bu denli hiç sarılmadım;
hatta bütün kadınlarımla.

anlattıklarımızın çoğu duygu.
yaşansın, yaşanmasın.
gözlerin yüz vermişti karanlığa,
yıldız kayıyordu ellerinden,
hevesleniyordum ışığa,
dudaklarımız dileğin kendisiyken.
ömrümüz kısaydı oysa uzun hayat;
güneş uçacak, güneş düşecek.
ölümü zamansız kılıp hoş kalacak
yarın adlı hayaller; kuramadığım.
hatta bütün kadınlarımla.

geçmişin belirledi geleceğimi
geleceğim gözlerine küstü.
ama kaşların hala inatçı.
kaşların ağlatır göğü,
şölenle kapatır perdeyi.
yıldız düşünür son kez hüznü
hatta bütün kadınlarımla.

bu denli hiç ölmemiştim,
bütün kadınlarımla.

Buğra Kavukçuoğlu                                                                       Gökçeada-2011

Yayım tarihi
Defter olarak sınıflandırılmış

yıldıza pişman kalmak

yaşanmayanı ayrımsadı yıldız,
ölüme düştü yavaşça,
çirkinlik gözlerinde sere serpe;
bizim küstüğümüz kadar umutsuz.
dilemeye utandık yarını.

eline yapıştı ışık,
titrek, hızlı, masum;
ama farkında.
geçmişte gelecektin,
inadımı ikna ederken.
gördükçe dinlendik düşü.

aşkı yıldız doğurdu.
yıllarca mezarında yorulduk.
ışık bir zamanlardı yaşamda,
dua etmeye utandık.

gökyüzü ağladı sonra.

Buğra Kavukçuoğlu                                                            Gökçeada-2011

Yayım tarihi
şiir olarak sınıflandırılmış

dokunma ölürüm

ben bir aşık oldum
saçlarım düşle kıvrıldı,
tenim bağımlılığa şaşırdı,
gövdemde çiçek gülümsedi.
ben bir aşık oldum
yaşamın üstüne düştüm,
güneşi uyandırdım gün için
boy verdik ışığa karanlıktan.

sonra,
ben bir aşık oldum
saçlarım siyah ağladı
etimde yalnızlık sönükleri
fikrim uyanmaza kapıldı
özlemin yokuşunu tırmandım
ay içirdi kendini gece için
üstüme mayınlar döşedim.

dokunamadılar canıma,
bir ben aşık oldum.



Buğra Kavukçuoğlu                                                             Gökçeada-2011

Yayım tarihi
Defter olarak sınıflandırılmış

yanı boş uykumun rüyasında

gözlerinde boğuldu ellerim,
yanı boş uykumun rüyasında.
dönerim kadar ürkek geleceğim;
kavuşurken üstü açık kalmış hayalin,
üşüyor yokluğunda zamanın katili;
ölüme kadar, ya da yanına.

yıllarca biraz mutluyduk,
ayrılık aşktan ayrımsız seninle.
ben körle isyan ettim ışığa;
biz eğdik kalbi hayata pes edip.
sesini kısıp içlerimizin, bekledik tarihi;
ölüme kadar ya da yanına.

bileklerine veda etti dudaklarım,
yanı boş uykumun rüyasında;
ağzımdan zariflik bir daha çıkmadı.
mutluya boyanmış sıcağın ortasında
hiçbir seraba koşmadık uykulu gözlerle.
seçmiştik yastığa kadar renkleri,
yarına yakışan tüm heveslerle.

yanağımda iyi gecelerdi ev denilen,
yanım boş uyudum rüyamda;
ölüme kadar, ya da yanına.

Buğra Kavukçuoğlu                                                                      Gökçeada-2011

Yayım tarihi
şiir olarak sınıflandırılmış

tanrı aşık olabilseydi

kimin sesi çarpıyor duvarlara,
yankıdayım merak içinde.
bir fısıltı bir karaokeden,
oda titriyor, hava titriyor;
israfilin nefesi değil bu.
kimin tanrısı karışıyor duama,
inançlıydım hayal içinde.
yüz çarmıhta yüz günahtan,
aşk yıkılıyor, düş yıkılıyor;
kıyametin hüznü değil bu.
kimin nefreti parçalıyor hücreyi,
kanserdim umut içinde.
bin isyancı bin acıdan,
ilaç tutmuyor el tutmuyor;
ölümün korkusu değil bu.

savaş insanın aklındaysa,
ateşte yayılır anılar ölüme.

kitaplarda bulamıyorum adını,
kimin sesi çarpıyor duvarlara,
senin sihrin değil bu.

Buğra Kavukçuoğlu                                                                     Gökçeada-2011

Yayım tarihi
şiir olarak sınıflandırılmış